Haksızlıklara asla göz yuman biri olmadım. Bulunduğum yerdeki adaletsizlikler beni hayatın kuralları konusunda çok düşündürdü. Biliyordum ben ilk değildim ve son da olmayacaktım. İnsanın adaletsizlikler karşısında kırılması da garip aslında. Kimi yüksek sesle hayır diyor bu durumlarda kimi benim gibi çekip gidiyor. Hem hayallerim de vardı benim. İnandığım harfler ve onlarla anlatacağım çılgın hikayelerim.
2019 - 2018
Bu yazı 2018'e ait buraya koyacağım muhtemelen ilk ve son yazı olacaktır. 2019'a hala nasıl umutlu bakabildiğimi anlatacağım. Umudun nasıl insanı koruduğuna dair şeyler söyleyeceğim beni okuyan herkese. İnancın bittiği yerde nasıl yeniden nasıl doğulur anlatmak istiyorum.
İşimden istifa ettikten sonra sandım ki sonsuz mutluluk beni bekliyor. Kişisel sorunlarımı bir kenara bıraktığımda sadece yapmak istediklerime odaklanıp yapacağıma aşırı inanıyordum. Bazen kör kütük inanmak insana kötü olaylar da yaşatabiliyormuş. Hiç beklemediğim bir yerden iş teklifi almıştım belki birkaç yıl sonra geleceğim noktaya hemen gelmiştim. Ajans hayatından kurumsal hayata, iyi bir imzayla merhaba derken sonra birden bir şey oldu. Yapamadım! Gerçekten nasıl yapacağımı bilemediğim sorunlar gerçekleşti. Ne bir yol gösteren ne de başka bir şey! Vazgeçtim. Yapamıyordum, biliyordum.
İşsizlik
İsteyerek bıraktım. İşsiz kaldım. Sonra tekrar iş buldum. Ajans hayatına bu sefer başka bir yerde devam edecektim. İstedikleri olmayan bir Gizem olarak devam ederken içimde düştüğüm yere sıkı sıkı tutunan birinin olduğunun fark ettim. Bir yerden çıkmak isteyen ama çıkmak için çabalamayan, geçmişini geleceği ile beraber yaşayan biri vardı bende.
Nil Karaibrahimgil'in bir yazısında geçiyordu "Ne yapmayı sevdiğini bul ve sonra o sevdiğin şeyi yapabiliyor musun ona bak. Yapamıyorsan, boşuna enerjini tüketme, yapabilenler yapsın. Yapıyorsan, dünyanın en şanslı insanlarından birisin, dilini ısır, kimseye söyleme.
Sevdiğin insanlar bul. İşlerini onlarla yapmanın yollarına bak. Hayat ‘yap et çalış başar’la geçiyor ve bu maraton çok sevdiklerinle geçerse, iş yapmamış, sürekli aşk yapmış olursun."
Bu konu üzerinde sayısız kere düşünüp tembelliğin insanı nasıl uyuşturduğunu uzun bir zaman sonra yazdıklarımın hiçbir şeye benzemediği an anladım. O kadar uzun bir süre hiçbir şey yapmadan ya da yaptığını sanarak zaman geçirmişimki geçen zaman en sevdiğim şeyi almak için yanıma yaklaşmış. "Eğer yapamıyorsan başkasının olur" der gibiydi tüm kelimeler.
Zıtlıklıklar
Bir gün bir mail aldım. İlk defa yazdığım bir içeriğe karşılık almıştım. Küçük dönemsel bir iş. Silkelenmemi sağlayan en önemli gelişme buydu. Yazdıklarımı sonunda fark eden biri vardı. Demek ki birileri okuyordu beni. Sonra bir iki yere daha yazdım. Yazdıkça iyileşip bir şekilde o büyünün beni sarıp sarmaladığını hissettim. Geçen günlerde bir yerde adımı gördüm. Gazetede staj yaptığım dönemlerden sonra bu hissi özlediğimi fark ettim. Yazmak, okumak, üretmek, devamlı düşünmek...
Yaşın ilerleyince bir de seni sen yapan özeliklerin oturuyor. Ben uzun bir süre ortak, benzer şeyler düşünen insanların iyi anlaşacağını düşünürdüm. Son günlerde bunun ne kadar insanı daraltan bir durum olduğunu anladım. Neden bilmiyorum sonlara doğru bunu da yazmak istedim. Bazen zıtlıklar hayatın en güzel rengi oluyor. Fark edince biraz geç kalıyor, uzaktan bakıyorsun. Zıtlıklar güzel. Korkmamak gerek. Benzerlikler tutunmamızı sağlarken, zıtlıklarda görebilmemizi sağlıyor bütünü.
"Blog mu?"
Şimdi ne yapıyorum değil mi? Yeni bir şeyler üretmek için ne yazsam diye düşünüyordum. Geçen günlerde birisi bana "Blog yazılarınız size aitse?" diye başlayan bir cümle kullandı. Bir kere de yine kendimi anlatmak isterken biri "Blog yazmayla olmaz" demişti. Burayı güncellemediğimi farkettim sayelerinde. 2019'da daha çok yazacağımı biliyorum.
Genel olarak aslında yazdığımı ve bunu çok sevdiğimi bir gün mutlaka yazarak, üreterek hayatımı kazanacağımı anlatıyorum. Buraya da yazıyorum çünkü yazmanın böyle büyülü bir tarafı var. Uzun zaman hiçbir şey yapmadan durup bekledim ve beklemenin harfleri eksiltmekten başka bir işe yaramadığını anladım.
Karanlık Çağ

Yazıyorum ve inanıyorum. Bir gün mutlaka...