18 Haziran 2015 Perşembe

Bir Akdeniz Güzelliği Mersin



Haritanın güneyinde yer alan, her mevsim ayrı güzel Mersin’de tarihi ve turistik yerleri kadar, sıcaklığı yüzüne vurmuş insanlarına da mutlaka merhaba deyin.

Yolunuz Akdeniz’e düşerse gitmeniz gereken illerden biri kesinlikle Mersin’dir. Antalya’nın hemen yanı Adana’nın komşusu olan sıcaklığı ile meşhur, tantunisi ile de iştah açan bu kent denizi ve doğal güzellikler ile misafirlerini bekliyor.
Türkiye’nin en büyük liman kenti olan Mersin, ismini  Oğuz Türkmen beylerinden Mersin Bey’den almıştır. Bilinen en eski ismi ise tarih kitaplarından sıklıkla hatırladığımız Kilikya devletinden geliyor. Yaklaşık olarak bir buçuk milyondan fazla nüfusa sahip olan Mersin son zamanlarda Suriye’deki savaştan dolayı oldukça göç almış olsa da şehrin  genişliği tüm nüfusu içine almış gözüküyor.


Nisan’ın son haftasında ziyaret ettiğimiz Mersin’de hava denize girebilecek kadar sıcaktı. Oysaki aynı gün İstanbul ve birçok şehirde yağmur yağıyordu. Ulaşımın kolay olmasına rağmen ilçeler arasındaki mesafeler dikkatimizden kaçmadı fakat Mersin’in güzelliği bu ufak detayı göz ardı etti. Mersin’in merkezi ve marinası oldukça güzel. Her otobüs durağında ve şehrin çeşitli yerlerinde yer alan vitamin duraklarındaki meşrubatlar sıcaklardan bunalanlara bir çözüm önerisi getirmiş gibi.
Cennet-cehennem

Silifke - Narlıkuyu yakınlarında bulunan, doğal yollarla oluşmuş Cennet ve Cehennem mağaralarını görmeden Mersin’i gezdim diyemezsiniz ve tabi ki yine bu yol üzerinde bulunan Kız Kalesi’ni. Cennet ve Cehennem Mağaraları Kültür ve Turizm Bakanlığınca müze kapsamında olup ziyaretçilere açıktır.  Cennet ve Cehennem mağarasının hemen yakınlarındaki Astım Mağarasını da unutmak olmaz ama biz oraya gidemedik. Yolumuz Cennet ve Cehennem Mağaralarına düştü.

Cennet mağarasında merdivenlerin sonunda bizi Hellenistik dönemden kalma bir Zeus Tapınağı karşıladı. Merdivenli yolun ise bu dönemden kaldığı sanılmaktadır.. Cennet Mağarası ya da çöküğü yaklaşık 135 metre derinliğinde. Bu da bir çöküntü obruğu olup, Miyosen döneminde oluşmuş sığ denizel kireçtaşı katmanları içinde karstik süreçler sonucunda oluşmuştur. Mağaranın sonunda aslında görülmese de sesi duyulan bir yer altı akarsuyu vardır. Bu akarsuyun sebebi ise karstik süreçlerdir. Biz Cennet Mağarasının sonuna kadar gittik ve yaklaşık 450 merdiveni indik ardından çıktık. Cennet Mağarasına ulaşmak cennete ulaşmak gibi yorucu ve bir o kadar da eğlenceli oldu.

Cehennem Mağarası ise yaklaşık 110 m derinliğine sahiptir. Cennet Obruğu’nun oluşumuna yol açan bir karstik yer altı akarsuyunun, yine açmış olduğu bir yer altı mağara sistemi tavanını aşındırıp, çökmesi süreci sonucunda oluşmuştur. Oldukça ürkütücü bir görüntüsü olan Cehennem mağarasına ulaşmak cennet kadar yorucu olmadı. En azından 450 merdiven inip çıkmadık.
Tantuni, künefe

Efsaneye göre bir zamanlar bölgede yaşayan kralın , çok sevdiği bir kızı varmış. Söylenceye göre bir falcı krala , kızının yılan sokarak öleceğini kehanetinde bulunmuş. Bunun üzerine Kral kızını koruyabilmek için denizin içinde bir kale yaptırmış. Aradan zaman geçmiş kız kalenin içinde büyümüş.  Fakat efsaneye göre prenses için getirilen meyve sepetinin içinden çıkan yılan onu sokarak öldürmüş. Bu efsaneden geriye Erdemli de bulunan manzarasıyla görenleri büyüleyen Kız Kalesi kaldı. Kız kalesine balıkçı tekneleriyle rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
 
Bu kadar çok gezdikten sonra yemek için Mersin’de tantuni yemeden dönmek olmaz. İlk gün Yaprak Tantuni’den diğer gün ise Salih Usta’dan yedik. Hangisi daha güzeldi diye soracak olursanız ben buna hala karar veremedim. İki yerde de tantuniler harikaydı. Hayatımda yediğim en güzel künefeyi ise Has Künefe’den yedik. Kafanızı dinlemek, sessiz ama bir o kadar da güzel bir yer arıyorsanız Akdeniz’in  güzelliğinde Mersin'i keşfedin.