mezuniyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mezuniyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Kasım 2016 Cuma

Mezuniyet Sonrası Halet-i Ruhiye 2

Mezun olduktan sonrasını biraz yazmıştım. Biraz daha devam edip bir hayat nasıl monotonlaşır ve bunun üstesinden nasıl gelinir kısmını anlatacağım.

Mezuniyet hayatın en önemli kırılma eşiği. Ortalama 16 yıl okuduktan sonra iş hayatına benim gibi birden atlanıldığı zaman sonuçları sırasıyla heveslenme> merak etme>istek kaçması>ben her gün mü bu işi yapacağım>hayat böyle geçmez> geçerse de bari bi şeyler(?) yapalım evresinde ilerliyor. En azından benimki böyle ilerledi.

Türkiye'deki siyasi atmosfer ve her gün daha da dibi gördüğümüz bir ortamda gazetecilik yapmamaya karar vereli çok oldu. Sonrası da malum. Dijital ajans çalışanı olarak iş hayatına 'miirhiibbii' dedim.  3 yıl İstanbul dışında yaşayan biri olarak öncelikli bahsimiz nüfusumuzun kesinlik çarpı 5 arttığı. 'Acaba boş otobüs gelir mi?' sorunsalı ise her akşam kafamı kurcalayan en önemli konu başlığım. Gelmiyor okurlar! Her gün bu kadar insanın işe gidip gelmesi gerçekten düşündürücü. İş bile olmasa bu kadar insan dışarıda ne yapıyor allasen biri bana söylesin. İçimdeki sesler 'Şimdi herkesin bi hikayesi vardır, bunların kaçı kötü kaçı ruh hastası, kaçı gerçekten iyi insan' diye akıp giderken bir bakıyorum ki otobüs yarı boş bir vaziyette gelmiş. Yarı boş dediğim de yine ayaktayım ama insani şartlarda. Açıklayalım o şartlarımızı: Tutacak bir saptır, köşedir efendim veyahut bir metrekarede yaşama alanı şeklinde. Yaşam alanı ve tutacak bir yer olsun kafidir.

Üniversitede bir hocam vardı "İngilizce öğren, bilgisayar programları öğren" derdi. Ben sadece gazetelerde staj yaptım. Geriye bakınca muhtemelen yine aynı şeyleri yapardım ama beni okuyorsanız bu ikisini yaptığınız zaman her yerde iş bulma olasılığınız artar. Bu blogun yazarından ufak bir tavsiye olarak kalsın bu da.

"Ajansta ne yapılır ne edilir?" İlk aylar bu konulara merak sardım. Baya da bir şey öğrendim ama sanırım her işin bazı öğrenme süreçleri var ve onlar bitince benim gibi merakınızla yapmak isteğiniz iş paralel gitmiyorsa sonrası süreç tam bir monotonlaşma evresi. Bu noktada uzun uzun düşündüm. Her hafta okul günlerimdeki gibi arkadaşlarla kalabalık etkinlikler  yapılmıyor. Gerek arkadaşlarınla ayrı şehirlerde oluşun gerekse tek bir pazar gününü nasıl değerlendireceğini düşünürken pazar gününü yemenle alakalı bir şey.

Bu soruna şimdilik tek çare buldum. Okumak. Tek bir pazar gününe sığdırdığım sosyalleşme sürecini hiç tanımadığım insanların nasıl gittiğini, nasıl kaldığını, neler yaptığını, gezip görenlerin nereleri gezdiğini okuyarak geçiriyorum. Okumanın, insana insanlardan daha iyi gelen bir tarafı var. Şimdilik okuyorum okuyup okuyup yine aynı şeyleri düşünüyorum "Hayat bu şekilde geçmez bi şey yapmalı"



Dipnotcuk: Uzun bir süre okuyacak kadar bile zaman bulamadığımdan yazamadım okuduklarımı. Şu an Türkiye İş Bankası Yayınlarından Turganyev'in Babalar ve Oğullarını okuyorum Güzel ve akıcı. Bu da ikinci tavsiyem olsun :)


24 Eylül 2016 Cumartesi

Mezuniyet Sonrası Halet-i Ruhiye

Mezun olduktan sonra... Bu şekilde başlayacak cümlenin içi şimdilik dolmadı. Olamamış karpuz gibi geliyor veyahut erik. Nedeni ise hala bir umutla yanlışlıkla mezun olduğumu düşünüyorum. Sanki bir telefon gelecek ve ben okuduğum yere geri dönecekmişim gibi hissediyorum. Öyle bir özlem.

Okurken en büyük hayalim gerçekten mezun olmaktı. Mezuniyet sonrasında sanki her şey yeniden başlıyormuş gibi düşünürdüm. Yeni başlangıçları düşünüp üzülmezdim. Eğitim hayatım bittiğinde tahmin etmediğim bir hüzün beni sardı. 4 yıla o kadar güzel dostluklar, insanlar sığdırmışım ki İstanbul dışında geçen hayatımı bitirirken bir yanım anılarımda kaldı.

Gazetecilik bölümünü kazanırken çocukluk hayallerime kavuşacağım için hayatımda ilk defa mutluluktan ağlamıştım. Okul biterken dahi umutluydum. Bir umut hala var ama yapmak istediğim şeyin gazetecilik olmadığına karar verdim. Evet doğru bir bölüm ama yapmak istediklerim çok farklıydı. Ne yapsam diye uzun uzun düşündüm. Düşünürken iş aradım. Üretmeyi, yazmayı seven biri kısıtlanmadan ne yapabilir? Asıl mesele buydu benim için. Bunları düşünürken yolum dijital bir PR ajansı ile kesişti.Belki çok zaman alacak, çok çalışacağım ama gerçek işimin sadece yazmak, okumak ve gezmek olduğu günler de gelecek. İnanıyorum. Bugün değilse de bile bir gün mutlaka.

Çalışma hayatına bir çok kişiye göre erken atıldım. 21 yaşında okul bitti ve mezun olduktan 2 ay sonra iş buldum. Kulağa ne kadar şanslı geliyor değil mi? Şimdilik bana öyle gelmiyor sevgili okuyucu. Hala bir aklım okuduğum zamanlardaki hayatımda. Tabi bir taraftan da bir iş öğreniyorum ve adım adım gitmek istediğim yöne doğru ilerliyorum. En azından nasıl gidileceğini öğreniyorum.

Öğrenmenin gücü adına!