Her şeyin şu andan daha güzel olduğunu düşünüyorken bu fotoğraf çıktı karşıma. Belki de bazıları için zaman geçmişte daha kötü ve yalnızdı. Kadrajıma konuk olan amcacım, umarım şimdinin güzelliğine ve kalabalıklığına sarılmışsındır.
fotoğraf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fotoğraf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
28 Temmuz 2016 Perşembe
9 Mart 2015 Pazartesi
Kültür Kesişimi: Fener!
Müslüman,
Hrisiyan ve Musevi birçok insanın farklı zamanlarda kimi zaman beraber kimi
zaman ayrı yaşadığı ve yaşarken bıraktığı kültür izlerinin hala durduğu Fener
semti zamanın gerçek tanığı olarak
karşımıza çıkıyor.
Bizans döneminde Haliç kıyısında bulunan bir fener
semtin Fanarion adıyla anılmasıyla günümüzdeki ismini alan Fener semti var
olduğu yıldan şu zamana kadar birçok kültürün birleştiği yer oldu. Porta
Fari(Fener Kapısı) olarak adlandırılan kapıyla Bizans döneminde Fener'e giriş
mümkünken bu kapı günümüze ulaşamadı. 17.yüzyılda Fener, kesme taştan evleri ve
zengin süslemeli bina cepheleriyle seçkinlerin ve burjuvaların tercih ettiği
bir mekan oldu. Osmanlı döneminde ise Rumlar ve varlıklı Musevilerin oturduğu
Fener sahil kesimi 19.yüzyılda varlıklı Rum ailelerinin yalılarına ev sahipliği
yaptı. Izgara planlı sokak yapısı, kagir evlerden oluşan doku 19.yüzyılda çıkan
yangınlardan sonra oluştu.
Göç
ve semt
20.yüzyılda tamamen gayrimüslimlerin yaşadığı bir
yer olan Fener'de yıl 1923'ü gösterdiği zaman değişim rüzgarları esmeye
başladı. İstanbul'da galip devletlerce kurulan işgal yönetimi kalkınca birçok
Rum aile Yunanistan'a göç etti. Tarih sahnesinde olanlar Fener'e yansımaya
devam etti. Yıl 1955:6-7 Eylül. İstanbul'da birçok Rum vatandaşın ev ve iş
yerleri tahrip edilince Rum nüfusu İstanbul'un başka bir semtine ya da
Yunanistan'a gitti. 1980 yılında dönemin belediye başkanı tarafından Fener'de
18.yüzyıldan kalma son taş binaların büyük bir kısmı ile Balat İskelesin'nin de
bulunduğu Haliç kıyısındaki binalar geniş ölçekli bir program çerçevesinde
yıkıldı. Bu uygulamadan kıyı surlarının dışında sadece bir kaç tarihi yapı
kurtulabildi. Bugün harap haldeki bu yapıların küçük bir bölümü Avrupa Birliği
fonlarıyla onarılmaktadır.
Günümüzde Fener'e adım attığınız anda metropol
İstanbul'un farklı bir yüzü açığa çıkıyor. Mahalle kültürünün devam ettiğinin
hemen farkına varılan, güneydoğu ve kırsal alanlardan göçen Müslüman bir nüfusu
barındıran semt mimarisi ile dikkat çekmekle birlikte birçok kültürel yaşamı
harmanlıyor. Fener sokaklarında 58 yaşındaki Rıfat Sarıbal ile karşılaşıyoruz.
1978 yılında 1 yıl çalıştığı ve şuanda kapalı olan kantar-baskül fabrikasını
ziyaret etmek için geldiğini söyleyen Sarıbal, Macar Asıllı patronu Muzaffer
Müler'i büyük bir saygıyla anıyor. Yıllar sonra mahallesine geri döndüğünde
birçok yapının yerinde olmadığını görünce büyük bir hayal kırıklığına uğrayan
Sarıbal "Zaman çok şey alıp götürse de buranın sıcaklığı hala aynı"
dedi.
Mekan
ve zaman
Fener'de dikkat çeken tarihi yapılardan birisi de
Fener Rum Patrikhanesi. 6.yüzyıldan itibaren Hristiyanlık alemindeki dini
tartışmaların önemli bir kesimini oluşturup Ortodoksluğun merkezi olan
Patrikhane, 1602 yılında Ayios Yezyios(Aya Yorgi) manastırına yerleşti ve
faaliyetlerine burada devam etti. Tarihin birçok dönemine tanıklık eden
Patrikhane hakkında bilgi almak için Fener sokaklarını arşınlıyoruz. Ara
sokaklarda yol tarifi almak için yardım istediğimiz sırada 12 yaşlarında roman
bir çocuk atladı "Abla hafta sonu ayin çekiyorlar belki kapalı
olurlar!" Çıkan yangınlar, giden komşular Fener sokaklarında değişim
rüzgarlarını estirse de mahalle kültürünü alıp götürmemiş.
Fener Rum Patrikhanesi'nde kapı güvenliğinden
sorumlu Hristofi Hirolis ile konuşuyoruz. Hirolis 1998 yılından beri
Patrikhane'de çalışan bir personel. 36 kişiyle patrikhanenin hizmet verdiğini
söyleyen Hirolis, "8 kadın, 5 aşçı, 4 tesisatçi-bahçıvan, 4 şoför var.
Gerisi patrikhane personeli" dedi. Güvenlik sorunu ve geçmiş yıllar
hakkında biraz içlenerek konuşuyor Hirolis: "Bizde güvenlik diye bir şey
yok. Önüne gelen girebilir. Tabi şüphelendiğimiz kişileri çeviriyoruz veya
müsait değil deyip içeri almıyoruz. İçkili olanları, berduş halde olanları
almıyoruz bir bahane bulup dışarı çıkartıyoruz. 6-7 yıl önce bazı sorunlarımız
vardı. Milliyetçiler geliyorlardı. Yürüyüş yapıyorlardı burada. Patrikhaneyi
istemiyorlardı. Artık böyle bir sorunla karşılaşmıyoruz"
Gidenler-kalanlar
Hirolis ayin günleri hakkında şunları kaydetti:
"Her gün ayin oluyor. Sabah sekiz, akşam dört, dört buçuk. Cumartesi pazar
akşam dört. Pazar günü büyük ayin olur. Patrik katıldığı zaman öğlen bir, bir
buçuğa kadar sürer. Patrik sabah dokuz buçuk da iner. Kilise sekiz buçuk da
başlar. Patrik geldiği zaman konuşmalar yapar. Misafirler geldiği zaman birer
ufak hediyeler dağıtır. Bayramlarda bizim yortu derler ayinler uzun sürer.
Dualar sabah yirmi dakika, yarım saat. Akşam da öyle. 6-7 Eylül olaylarında
Rumların yüzde doksanının gittiğini söyleyen Hirolis, şuanda kalan yerli
İstanbullu Rum sayısının iki bin kişi kadar olduğunu belirttiği sırada gözleri
dolu dolu "Onlarda altmış yaş ve üstü. Gençlik pek kalmıyor, gidiyor"
dedi.
Çalıştığı süre içerinde dikkatini en çok çeken ve
hatırladıkça üzüldüğü olayı şöyle anlatıyor Hirolis "2002-2003 yılında
arkadan taşlar atarlardı. El bombası atarlardı. Evler yüksek oradan bıraktım mı
direkt bizim avluya düşerdi demir parçaları, şişeler... Birkaç kişiyi yakaladık
ama kötü hatırlanan olaylardı" Patrikhaneden ayrılırken Hirolis ve arkadaşları
geçmiş yılları günümüze taşıyan o hep hatırlanan ve hatırlandıkça özlenen eski
İstanbul özlemini giderdi. Fener'de tarihin ortasında kendimizi hatırladık. O
hep hatırlanan ve unutulan sıcaklığı.
Etiketler:
balat,
balat tarihi,
eski,
eski semtler,
eski zaman,
fener,
fotoğraf,
gazetecilik,
iletişim,
rumlar,
semtler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)