Bin altı yüz kırk yıl
önce bir kadın doğdu. Hayatını matematikçi, astoronom ve filozof olarak geçirdi.
Bilime inandı. Bilime inanmayanlar ona şeytan dedi. Öldürdüler. Onun ölümü binlerce
insanı bilim ışığında yeniden var etti.
Güzelliği,
zekası ve zarafetiyle bu dünyaya gözünü açtı. Her şey olağanca karışıklığında iken O sadece öğrenmek ve anlatmak istedi. Gökyüzünü çok sevdi. Çok sevdiğini en çok
merak etti. Zamanla gökyüzü en büyük
tutkularından biri oldu. Mavi gökyüzünün sırrına vakıf olabilmek ona göre
hayattaki varlık nedenlerinden biriydi. O öldükten sonra merak ettiği
yıldızlar, evren, varoluş hakkında birçok yanıt bulundu. Yanıtlar devamlı değişti,
sabit kaldı, yenileri eklendi ama soruyu ilk soran olarak bilim tarihine adını
yazdırdı.
Platon Okulu
Kimden
bahsettiğimi merak ediyorsunuz. Bende bahsettiğim kadınla henüz yeni tanıştım.
Adı Hypatia. İskenderiye kütüphanesinin son görevlilerinden felsefe filozofu
aynı zamanda matematikçi ve astronumdur. 370 yılında doğdu. Dönemin ünlü
matematikçisi Theon’un kızıdır. Annesi hakkında tarih kayıtları elimize bir
bilgi verebilmiş değil. İskenderiye kütüphanesinde Platon okulunda dersler
verdi. Öğrencileri İskenderiye’nin küçük bir kesitidir. Musevi, Pagan ve Hristiyan
öğrencilerine bilimi, evreni, sorular sormayı anlatır. Öğrencileri arasında İskenderiye valisi olacak olan Orestes ve Ptolemais’in de psikoposu
olacak olan Synesius'a da vardır.
Dünyada
insanlar var olup bir tarih yazmaya başladığı günden beri tarihte insanların
kanıyla sulanmamış tek bir dönem yok. İnsanların kanı toprakları sularken
kadınların kanı, onları öldürenlerin elinde kaldı her zaman. Yere bile dökülmesine
fırsat verilmediği zamanlar oldu.
Şeytan Kadın
Hypatia
doğayı; mantık, matematik ve deney ile açıklamaya çalıştı. Doğayı, Tanrılarıyla açıklamak isteyenler oldu.
Hristiyanlık kentte yaygınlaştığı dönemde Piskopos Cyril, Hypatia'yı hedef
göstererek İncil'den yaptığı alıntılar ile halkı
kışkırttı ve Hypatia, halk tarafından dinsiz ve şeytan olarak nitelendirildi.
“Neye inanıyorsun?” diye sordular ona. Tek bir yanıt verdi: “Ben felsefeye
inanırım." Ona en
çok da var olan hükümete danışmanlık yaptığı için sinirlendiler. En nihayetinde
O bir kadındı ve kadınlar Tanrılara inananlar tarafından sevilmezdi.
Bir de aşk var. Hypatia’ya dönemin valisi
Orestas, Hypatia’dan ders aldığı dönemler aşıktır bu güzel kadına. Hayatın işine
aşk karıştığı zaman tüm yanlışlar ve doğrular yön değiştirir. Hypatia ve en çok
da Orestas içinde için öyle oldu. Orestas’ın aşkı her zaman karşılıksız
kaldı. Zaten aşkın çift kişilik yaşandığı ender hikayeler vardır. Olsa da sonu
kötü bitmiştir.
Savrulan Bilim
Socrates
Scholasticus'un
439'da şöyle yazar Hypatia’nın ölümü için;
"Hypatia'nın sık sık Vali Orestus ile görüşmesi Hristiyanların hoşuna gitmiyordu. Hypatia'nın, Vali Orestus ile Piskopos Cyril'in uzlaşmasını engellemeye çalıştığı düşünülüyordu. Böyle düşünen bir grup bağnaz, Peter adındaki çete liderleri ile birlikte Hypatia'nın evinin önünde pusuya yattılar ve onu beklemeye başladılar. Hypatia eve geldiğinde ise onu kaçırıp Caesareum adındaki bir kiliseye götürdükten sonra tamamen soydular. Ardından onu taşlayarak öldürdüler. Daha sonra Hypatia'nın parçalanmış bedenini alıp Cinaron adındaki bir yerde yaktılar."
"Hypatia'nın sık sık Vali Orestus ile görüşmesi Hristiyanların hoşuna gitmiyordu. Hypatia'nın, Vali Orestus ile Piskopos Cyril'in uzlaşmasını engellemeye çalıştığı düşünülüyordu. Böyle düşünen bir grup bağnaz, Peter adındaki çete liderleri ile birlikte Hypatia'nın evinin önünde pusuya yattılar ve onu beklemeye başladılar. Hypatia eve geldiğinde ise onu kaçırıp Caesareum adındaki bir kiliseye götürdükten sonra tamamen soydular. Ardından onu taşlayarak öldürdüler. Daha sonra Hypatia'nın parçalanmış bedenini alıp Cinaron adındaki bir yerde yaktılar."
![]() |
Filmde Hypatia’yı Rachel Weisz hayat veriyor. |
8 Mart 415’de
bir bahar günü henüz kırk yaşındayken Hypatia öldürüldü. Ardından yakıldı.
Külleri savruldu dünyanın dört bir tarafına. Hypatia’dan sonra bilime, doğaya, evrene
inanan milyonlarca insan doğdu. Hypatia’nın gök cisimlerinin sınıflandırılmasında,
hidrometrenin bulunmasında, sıvıların yoğunluk derecesinin belirlenmesinde ve
daha birçok konuda bilime etkisi oldu. Günümüze eserleri onu şeytan olarak
suçlayanlardan dolayı ulaşamadı. Çalışmaları kaldı bilim tarihine.
Yaşam güzelliği
Bin altı yüz
kırk yıl geçti aradan. Kadınlar hala dünyada tecavüze, şiddete, ölüme maruz
kalıyor. Ne kadar çok öldüyse kadınlar
bir sonraki kuşak daha çok direndi daha çok isyan etti ‘Ölmeyelim’ diye.
Belki
binlerce yıl sonra her şey ve herkes özgür olduğu zaman kadınlar sadece
kendilerine biçilen zaman bittiğinde gider bu dünyadan. Kendi istekleriyle,
dilediği gibi bir dünyada yaşadıktan sonra. Doğum ile başlayan hayat
kendiliğinde bittikten sonra.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder